temin etmek

Bedeutungen von dem Begriff "temin etmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 58 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	temin etmek	provide v.
He provided food and clothes for his family. Ailesi için yiyecek ve giyecek temin etti. More Sentences
General
2	General	temin etmek	obtain v.
The third very important point is that the Ombudsman has made an effort to obtain ombudsmen for the candidate countries. Üçüncü çok önemli nokta ise Ombudsmanın aday ülkeler için ombudsman temin etmek için çaba sarf etmiş olmasıdır. More Sentences
3	General	temin etmek	ensure v.
Such a representative could work to ensure that assistance is provided to the Bhutanese refugee camps. Böyle bir temsilci Butanlı mülteci kamplarına yardım sağlanmasını temin etmek üzere çalışabilir. More Sentences
4	General	temin etmek	provide v.
He provided food and clothes for his family. Ailesi için yiyecek ve giyecek temin etti. More Sentences
5	General	temin etmek	supply v.
The second important point is that blood is in ever shorter supply. İkinci önemli nokta ise kanın giderek daha az temin ediliyor olmasıdır. More Sentences
6	General	temin etmek	guarantee v.
The Commission has now requested 500 additional positions to guarantee the smooth running of the enlargement. Komisyon, genişlemenin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini temin etmek üzere 500 ek pozisyon talep etmiştir. More Sentences
7	General	temin etmek	reassure v.
I can reassure you that it is not very long. Çok uzun olmadığı konusunda sizi temin edebilirim. More Sentences
8	General	temin etmek	source v.
Our vegetables are sourced from local producers. Sebzelerimiz yerel üreticilerden temin edilmektedir. More Sentences
Trade/Economic
9	Trade/Economic	temin etmek	assure v.
The Commission would like to assure Parliament that it will act accordingly. Komisyon, Parlamento'yu bu doğrultuda hareket edeceği konusunda temin etmek istemektedir. More Sentences
Law
10	Law	temin etmek	ensure v.
Such a representative could work to ensure that assistance is provided to the Bhutanese refugee camps. Böyle bir temsilci Butanlı mülteci kamplarına yardım sağlanmasını temin etmek üzere çalışabilir. More Sentences
11	Law	temin etmek	obtain v.
The third very important point is that the Ombudsman has made an effort to obtain ombudsmen for the candidate countries. Üçüncü çok önemli nokta ise Ombudsmanın aday ülkeler için ombudsman temin etmek için çaba sarf etmiş olmasıdır. More Sentences
12	Law	temin etmek	assure v.
The Commission would like to assure Parliament that it will act accordingly. Komisyon, Parlamento'yu bu doğrultuda hareket edeceği konusunda temin etmek istemektedir. More Sentences
Technical
13	Technical	temin etmek	supply v.
The second important point is that blood is in ever shorter supply. İkinci önemli nokta ise kanın giderek daha az temin ediliyor olmasıdır. More Sentences
14	Technical	temin etmek	supply v.
The second important point is that blood is in ever shorter supply. İkinci önemli nokta ise kanın giderek daha az temin ediliyor olmasıdır. More Sentences
15	Technical	temin etmek	assure v.
The Commission would like to assure Parliament that it will act accordingly. Komisyon, Parlamento'yu bu doğrultuda hareket edeceği konusunda temin etmek istemektedir. More Sentences
Common Usage
16	Common Usage	temin etmek	procure v.
General
17	General	temin etmek	elicit v.
18	General	temin etmek	have access to v.
19	General	temin etmek	kit out v.
20	General	temin etmek	cater v.
21	General	temin etmek	warrant v.
22	General	temin etmek	safeguard v.
23	General	temin etmek	get v.
24	General	temin etmek	promise v.
25	General	temin etmek	come by v.
26	General	temin etmek	cater for v.
27	General	temin etmek	provide with v.
28	General	temin etmek	deliver v.
29	General	temin etmek	lay on v.
30	General	temin etmek	admit v.
31	General	temin etmek	arrange v.
32	General	temin etmek	beseen [obsolete] v.
33	General	temin etmek	make v.
34	General	temin etmek	mind v.
35	General	temin etmek	compare [obsolete] v.
36	General	temin etmek	pull in v.
37	General	temin etmek	subminister v.
38	General	temin etmek	subministrate v.
39	General	temin etmek	suppeditate [obsolete] v.
Phrasals
40	Phrasals	temin etmek	settle on v.
41	Phrasals	temin etmek	line up v.
42	Phrasals	temin etmek	get in v.
Colloquial
43	Colloquial	temin etmek	ice v.
Idioms
44	Idioms	temin etmek	make sure v.
45	Idioms	temin etmek	make certain v.
Trade/Economic
46	Trade/Economic	temin etmek	furnish v.
47	Trade/Economic	temin etmek	procure v.
48	Trade/Economic	temin etmek	guaranty v.
49	Trade/Economic	temin etmek	endorse v.
Law
50	Law	temin etmek	warrant v.
51	Law	temin etmek	secure v.
Politics
52	Politics	temin etmek	insure v.
53	Politics	temin etmek	provide with v.
Technical
54	Technical	temin etmek	make certain v.
55	Technical	temin etmek	make sure v.
56	Technical	temin etmek	accommodate v.
Archaic
57	Archaic	temin etmek	fang [obsolete] v.
58	Archaic	temin etmek	sicker v.

Bedeutungen, die der Begriff "temin etmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 75 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	fuhuş için temin etmek	procure v.
He was convicted for procuring a woman for prostitution. Fuhuş amacıyla kadın temin etmekten hüküm giymiştir. More Sentences
Common Usage
2	Common Usage	yaşayacak yer temin etmek	accommodate v.
3	Common Usage	temin etmek (rahatlatıcı/ikna edici sözlerle)	assure v.
General
4	General	birşeyin güvenilir olduğunu temin etmek	vouch for v.
5	General	rızkını temin etmek	provide for v.
6	General	geçimini temin etmek	earn one's keep v.
7	General	kredi temin etmek	get loan v.
8	General	misafir edecek yer temin etmek	fix up v.
9	General	(kredi) temin etmek	grant in aid v.
10	General	mal temin etmek	procure goods v.
11	General	menfaat temin etmek	afford advantage v.
12	General	sağlıklı şekilde temin etmek	obtain healthily v.
13	General	temin ve tesis etmek	provide and install v.
14	General	oda temin etmek	chamber v.
15	General	kadın temin etmek	woman [rare] v.
16	General	odun temin etmek	wood v.
17	General	ayarlanmış bir miktarda temin etmek	meter v.
18	General	kask temin etmek	helmet v.
19	General	kalması için yanlış yer temin etmek	mislodge v.
20	General	yiyecek veya içecek temin etmek	give v.
21	General	yağ temin etmek	oil v.
22	General	opsiyonel donanımı temin etmek	option v.
23	General	çok fazla temin etmek	overheap v.
24	General	sözle temin etmek	compromit [obsolete] v.
25	General	dövme işleminin uygun gerçekleştiğini temin etmek	pad v.
26	General	gün ışığı temin etmek	daylight v.
27	General	kıyafet temin etmek	outfit v.
28	General	önceden temin etmek	preassure v.
29	General	pervaz temin etmek	sill v.
30	General	erzak temin etmek	provant [obsolete] v.
31	General	kalacak yer temin etmek	succor [us] v.
32	General	kalacak yer temin etmek	succour [uk] v.
Phrasals
33	Phrasals	(birine bir şey) temin etmek	administer (something) to (one) v.
34	Phrasals	(birinden bir şeyi) temin etmek	elicit (something) from (someone) v.
35	Phrasals	(birinden bir şey) temin etmek	procure (something) from (someone) v.
36	Phrasals	bir şeyi temin etmek	make with something v.
37	Phrasals	(birine) uygun (bir şey) temin etmek	accommodate (one) with (something) v.
38	Phrasals	birine uygun bir şey temin etmek	accommodate someone with something v.
39	Phrasals	'-e temin etmek	administer to v.
40	Phrasals	birini bir konuda temin etmek	assure someone of something v.
41	Phrasals	(birini bir konuda) temin etmek	assure (one) of (something) v.
42	Phrasals	(birinden bir şeyi) temin etmek	elicit from v.
43	Phrasals	birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek	fit someone or something out (with something) v.
44	Phrasals	birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek	fit someone or something out v.
45	Phrasals	birine (bir şey) temin etmek	fix someone up (with something) v.
46	Phrasals	bir şey için bir şey temin etmek	furnish something for something v.
47	Phrasals	(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek	furnish (something) for (someone or something) v.
48	Phrasals	(biri/bir şey) için (bir şeyi) temin etmek	obtain (something) for (someone or something) v.
49	Phrasals	için temin etmek	obtain for v.
50	Phrasals	için (bir şey) temin etmek	procure (something) for v.
51	Phrasals	(birine/bir şeye biri/bir şey) temin etmek	supply (someone or something) with (someone or something) v.
52	Phrasals	(bir şeyin) güvenilir olduğunu temin etmek	vouch for (something) v.
53	Phrasals	(hidrolik güç) sabit akışı temin etmek	firm up v.
Colloquial
54	Colloquial	(bir şeyi) hemen temin etmek	make with the (something) v.
Idioms
55	Idioms	(bir şeyi) meşru bir şekilde temin etmek	come by (something) honestly v.
56	Idioms	meşru bir şekilde temin etmek	come by honestly v.
Trade/Economic
57	Trade/Economic	geminin yük temin etmek için limanlara uğraması	call for orders n.
58	Trade/Economic	dahilden temin etmek	insource v.
59	Trade/Economic	çıkar temin etmek	gain benefit v.
60	Trade/Economic	çıkar temin etmek	make capital out of v.
61	Trade/Economic	çıkar temin etmek	derive benefits from v.
62	Trade/Economic	çıkar temin etmek	gain advantage v.
63	Trade/Economic	ekonomik fayda temin etmek	achieve economic benefit v.
64	Trade/Economic	personel temin etmek	recruit personnel v.
Law
65	Law	belli bir borcu temin etmek için tamamı ipotek edilen gayrimenkul	closed mortgage n.
66	Law	infak ve iaşesini temin etmek	foster v.
67	Law	yeminle temin etmek	vouch v.
Politics
68	Politics	karşıt görüşlerin ifade edilmesini temin etmek üzere atanan kurul	fairness commission n.
69	Politics	kalacak yer temin etmek	accommodate v.
70	Politics	hatır bonosu ile para temin etmek	fly v.
Institutes
71	Institutes	üst seviyeli savaş komutanı veya müşterek kuvvet komutanı tarafından ilaveten mühendislik uzmanlığı temin etmek için oluşturulabilen bir kuruluş	contingency engineering management organization n.
Technical
72	Technical	sağlamak temin etmek	ensure v.
Woodworking
73	Woodworking	kereste temin etmek	timber v.
Linguistics
74	Linguistics	sağlamak, temin etmek anlamındaki ön ek	em- pref.
Archaic
75	Archaic	ticarette temin etmek	give v.